İK’da Yapay Zeka ve Dijitalleşme

Yapay zeka (artificial intelligence-ai), algoritmalar (algorithms) ve makine öğrenimi (machine learning) kavramlarına insan kaynakları bakışı. Gidilecek yollar, aşılması gereken zorluklar.

Kavramların içini boşaltmaya bayılıyoruz. Bunun artık standartlaşan bir akışı var. Söz konusu kavramı olur olmaz her yerde kullan, somut tanımını yapma, icraata dökme, lafta bırak. Bu aşamalara maruz kalan her kavram önce kirleniyor sonra da içi tamamen boşalıyor.

Sanırım yapay zekada da benzer bir durumla karşı karşıyayız. O kadar farklı ve alakasız yerlerde yapay zeka vurgusu var ki kafa karışıklığı yaşamamak elde değil. Dahası neredeyse hiç kimse o basit soruyu dahi sormadan işe koyuluyor:

İyi de “yapay zeka nedir?”

Hangi uygulamalar yapay zeka kabul edilebilir, hangileri edilemez?

Yapay zeka denilen ‘şey’in ayırıcı özelliği ne?

Duyanlarınız vardır belki, yapay zeka konusunda Türkiye’de çalışan çok parlak bir akademisyen var; Prof. Cem Say. Hayatını yapay zeka, makine öğrenimi vb. konulara adamış bir akademisyen olan Prof. Say, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünde görevli bir hoca. Çok da hoş sohbet biri. İsterseniz sözü önce ona bırakalım. Lütfen tıklayın.

Özetle; “Daha önce insanlar tarafından yapılırken, makinelere yaptırılmaya başlanan komplike her şey yapay zekadır, daha doğrusu yapay zekanın bir ürünüdür”.

Bu noktadan hareketle konuya insan kaynakları perspektifinden bakınca:

Onbinlerce kişilik aday havuzunu hiç el değmeden kısa listelere indiren,
Adaylarla her aşamada kişiselleştirilmiş bir şekilde kendi kendine iletişim kuran,
İçinde entegre, şirketlere özel hale getirilmiş değerlendirme araçlarıyla adayların uygunluklarını en düşük hata payıyla otomatik olarak saptayan,
Kullanılan araçların etkinliğini kendi içinde değerlendiren, iş performansını öngörme başarısını test eden,
Şirketin performans sonuçlarıyla konuşup, iyi performansı makine öğrenmesi yöntemiyle öğrenip kendini ve kullanılan araçları dönüştüren,
Mülakatçıların ve diğer değerlendiricilerin seçim kalitesini sürekli olarak test eden,
Tüm diğer İK sistemleriyle konuşabilen, ‘metrik’leri kendi içinde ilişkilendiren ve konuşturan
Kısacası; daha önce insanlar tarafından çok meşakkatli bir şekilde, el yordamıyla yürütülen ve tam da bu nedenle hataya çok açık olan insan kaynakları süreçlerinin, el değmeden makineler tarafından yapılması yapay zeka örneğidir. Peki var mı bunun bir örneği?

Bir Uygulama Örneği

Türkiye’de başta satış kadroları ve genç yetenek programları olmak üzere; toplu işe alım projelerinin yürütülmesinde hali hazırda çalışır durumda olan bir yapay zeka örneği var. Detaylarını görmek için lütfen tıklayın.

Olabildiğince sadeleştirilmeye çalışılmış bir anlatım olmakla birlikte hala biraz karışık ve dahası kapalı görünüyor olabilir. Merak edenlere büyük bir keyifle etraflıca anlatabiliriz.

Türkiye’de İK Dünyasının Aşması Gereken Bariyer

Türkiye’de başarılı yapay zeka kurgularını yapacak insan gücü, teknolojik altyapı ve bilgi birikimi var. Zaten bu niteliklerin tümüne sahip, başarılı uluslararası ağların parçası olan ekipler de var. Ama birincil zorluk bu değil. İnsan kaynakları alanında bu tip yüksek teknolojili uygulamaların hayata geçirilmesi konusunda çok daha temel bir sorunumuz var. Bu sorunun kaynağı zihinsel kodlarımızda.

Bizlerin Türkiye’de çalışırken aşmamız gereken en büyük bariyer hep, insan kaynakları alanında çalışan meslektaşlarımıza ‘yeni’ ve bazen ‘devrimsel’ denebilecek uygulamaları anlatmak ve onları bu yönde ikna etmek oldu. Öyle ya, yapay zekanın ve algoritmalara dayalı süreçlerin ‘devrimsel’ olmadığını kim söyleyebilir? Buna karşın Türkiye İK piyasasının büyük çoğunluğu eskimiş, köhnemiş uygulamalara sıkı sıkıya sarılarak konfor alanları içerisinde kalmayı tercih etmeye devam ediyor. Olaylara doğal yaklaşımımız her şeyi salt sözel bir şekilde anlamlandırmak ve “peki şimdiye kadar nerelerde uygulandı?” sorusuyla maskelenmiş bir şekilde eski ve geleneksel yöntemlere tutunmak. Bu tabi ki ortaya, diğer bütün alanlarda uçuşa geçen dijitalleşmenin, insan kaynakları uygulamaları için sadece ‘HR’ dergilerini süsleyen ışıltılı bir ifade olarak kalmasına neden oluyor.

Arayıp bakın, insan kaynaklarında dijitalleşme kavramı kelime olarak her yerde. Ama önemi, bu kavramın kullanım sıklığından daha fazla. Girişimcilik ve yeni girişimlerin ayağa kaldırılması konusunda uzman bir arkadaşımın hep söylediği gibi; “İK, iş dünyasında dijitalleşmenin en uzağında kalan bölüm ve gidilecek çok yol var”. Bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz.

Social